Taş deyince türkülerdeki gibi ya sinemize bastığımız " Taş" konu olur,yada " Taş gibi adam-taş gibi kadın " deyimlerinde anlatıldığı üzere " Teşbih sanatının " incelikli anlatımları ortaya çıkar.
Bazen konuya sosyal ve ekonomik ağırlık versin diye " Kilometre taşı " deyimide anlatımda önemini korur.
Tarihi kültür varlıklarımızada ad olmuştur " Taş medrese " gibi..
Öyle bir iddialı durum hasıl olurki " Dağlar,taşlar şahit olsun " gibi konunun önemine vurgu yapılır.
Hayret ve beklenmedik anlardada yine " Taş kesildim " şeklinde bir ifadede ortaya çıkar..
Anadolu'nun her yöresinde " Taş " türkülerede konu olmuştur.
Bunlardan bir tanesi Giresun'un Şebinkarahisar ilçesinden Hasan Karakoç'tan Ahmet Yamacı'nın derlediği " Dere kenarında taş ben olaydım " türkümüzde;
" Dere kenarında taş ben olaydım
Ela göz üstüne kaş ben olaydım
Senin gibi güzele eş ben olaydım"
Mütevazi olarak taş olmaya razı olan yüreğin,eş olaydım sözü ile bu güzel türkümüze anlam katıyor.
Gelelim Çakıl taşları nerden çıktı, o da taş...ama çok değerli şiirlerde,şarkılarda yer aldığı şekliyle ruhlara hitap ediyor..
Türk hafif müziği sanatçımız Ümit Besen'in seslendirdiği " ÇAKIL TAŞLARI " isimli eserde aşkın sevginin bütünlüğüne şahit eden sözlerinde;
" Bir başka rüzgâr eser bizim bu sahillerde
Aşkımız söyler sana şarkımız söyler bana
Gizlice ağlar bak çakıl taşlarına
Çakıl taşları gönlümün yasları
Gözlerim hep yaşlı hep yaşlı "
Duygusal insanmısınız bir yandan etkileyici sözler,bir yandan türküler,şarkılar ruhunuzu bir halka gibi çevirir..
O fasit dairede dolanır durursunuz..
Bazen kendi kendime diyorumki " İyiki sigarayı bırakmışım " ...
Bir başka konumuzda buluşmak üzere esen kalınız..